Devletlerin yargı egemenliği ve bağımsızlığı ilkesi gereğince, yabancı ülkede verilmiş mahkeme kararları yalnızca o ülkede hüküm ve sonuç doğuracaktır, kararın verildiği ülke haricinde kendiliğinden etki göstermez, böyle bir zorunluluk da yoktur. Yabancı ülkede verilen boşanma kararının Türkiye’de de geçerli olabilmesi ve sonuç doğurabilmesi için bu kararın tanınması veya tenfiz edilmesi gerekmektedir.
Almanya’da boşanan eşlerin boşanma durumunun geçerliliği yine verilen kararın tanınması veya tenfizine bağlıdır.
Alman Boşanma Kararının Tanıma ve Tenfizi
Yabanı mahkemeler tararından verilen kararların başka bir ülkede kesin hüküm ve delil teşkil edebilmesi bu kararların tanınmasına, kararın icra edilebilmesi de tenfiz edilmesine bağlıdır. Bu durumda tanıma yabancı ülkede verilen mahkeme kararının başka ülkede kesin hüküm teşkil etmesini sağlarken; tenfiz ise bir aşama daha ileride olup bu yabancı mahkeme kararının icrasını da sağlamaktadır. Akla gelen her yargı kararı hem kesin hüküm hem de icra edilebilir özellikte değildir. Bazı kararlar yalnız kesin hüküm niteliğinde olup niteliği gereği cebri icranın konusu olmazlar. Örneğin tespit hükmü içeren ve inşai yani yenilik doğurucu kararlar buna örnek verilebilir. İcra edilebilir olmayan bu kararların yalnızca tanınması mümkündür, tenfiz edilemezler. Bununla birlikte eda hükümleri hem kesin hüküm teşkil eder hem de icra edilebilir olmaları sebebiyle hem tanımaya hem de tenfize uygundur. Ancak belirtmek gerekir ki, boşanma gibi yenilik doğuran bir karar, bünyesinde aynı zamanda tazminat veya nafakanın ödenmesi hükümlerini barındırıyorsa, bu kararın eda edilmesi için tenfiz şartlarını sağlamış olması da gerekecektir.
Diğer tüm yabancı ülkeler gibi Alman yargılamasındaki kararlar da Türkiye’de kendiliğinden etki göstermez. Türkiye’de geçerli olabilmesi için Almanya’da verilen boşanma kararının tanınması ve tenfizi gerekir. Yine aynı şekilde Almanya’da boşanan çiftlerin nüfus kayıtlarının değişmesi ve yeniden evlenmelerinin söz konusu olması için de tanıma ve tenfiz şarttır. Almanya’da boşanmış kişiler Türkiye’de tanıma davası açmazlarsa Türk Hukuku’na göre evlilikleri devam edecektir.
Konsolosluktan Tanıma ve Tenfiz Yapılabilir Mi?
Tanıma, yabancı mahkemeden verilmiş kararın Türk hukukunda tanınması için başvurulan yoldur. Tenfiz ise kesin hüküm ve icra edilebilir nitelikte olan yabancı mahkeme kararlarının Türk hukukunda icra kabiliyeti kazanması için başvurulmaktadır. Tanıma ve tenfiz birer dava yoludur. Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi ve yetkili mahkeme tenfizi istenen kimsenin Türkiye’deki yerleşim yeri ve bunlar yoksa sakin olduğu yer mahkemesidir. Bunların da olmadığı halde Ankara, İstanbul ve İzmir mahkemelerinden birinde bu dava açılabilecektir. İzah edilen sebeplerle tanıma ve tenfiz konsoloslukta yapılamaz yalnızca dava açmak suretiyle gerçekleştirilir. Bu dava için taraflar kendileri başvurabilecekleri gibi konsoloslukta Türkiye’de çalışmakta olan bir avukata vekalet vermek suretiyle de gerçekleştirilebilecektir. Böylelikle dava için Türkiye’ye gelmesine gerek kalmayacaktır. Tanıma davası için eski eşin de duruşmaya gelmesine gerek yoktur.
Nüfus Müdürlüğünden Tanıma ve Tenfiz Yapılabilir Mi?
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (kısaca MÖHUK) madde 50’ye göre tanıma ve tenfiz kararını vermeye yetkili ve görevli makam yalnızca Türk mahkemeleridir. Buradan çıkarılacak husus tanıma ve tenfizin nüfus müdürlüğünde yapılmayacağıdır. Keza bu husus 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 35/1’de kesinleşen mahkeme kararı olmadıkça nüfus kayıtlarındaki hiçbir kayıt düzeltilemeyecek ve bu kayıtları değiştirecek şerhlerin koyulamayacağı şeklinde öngörülmüştür. Ancak Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 27/A ile getirilen yenilikle artık adli makamlara başvurmadan yani mahkeme kararı olmadan idari yolla tescil işleminin yapılması mümkün olmuştur. Bu şekilde yapılan işlem tanıma veya tenfiz olmayıp, yabancı mahkemede verilen kararların tescilidir. Her türlü kararın tescili mümkün olmayıp, hangi kararların doğrudam tescil edilebileceği NHK 27/A’da sayılmıştır. Bu sayede Kanun’un saydığı şartlara uygun olan mahkeme kararları, Türkiye’de tanıma davası açılmadan doğrudan tescil işlemi yapılabilecektir. NHK madde 27/A için aranan şartlar:
- Yabancı mahkeme kararı, evliliğin iptali, evliliğin butlanı, evliliğin mevcudiyetinin tespiti veya boşanmaya ilişkin olmalıdır.
- Karar, verildiği hukuka göre yetkili adli veya idari makamlarca verilmiş olmalıdır.
- Karar usulen kesinleşmiş olmalıdır. Kesinleşmeyen yabancı mahkeme kararlar tescil edilmez.
- Yabancı mahkemede verilen karar, Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamalıdır.
- Taraflardan biri veya vekili; taraflardan biri ölmüşse ya da yabancıysa Türk olan taraf veya onun vekili başvurmuş olmalıdır.
Eşlerden Biri Alman Vatandaşı ise Tanıma ve Tenfiz Nasıl Yapılır?
Tanıma ve tenfiz davası, yabancı mahkeme tarafından verilen kararın Türkiye’de hüküm ve sonuç doğurabilmesi için tanınması, icra edilebilir özellikle olanların ise tenfiz edilerek icraya konu edilmesi amacıyla başvurulan yoldur. Bu davayı kimlerin açabileceği Türk usul kurallarına göre belirlenir. Bu konuda MÖHUK madde 52’ye göre kararın tenfiz edilmesinde hukuki yararı olan herkesin bu istemde bulunabileceği yani bu davayı açabileceği öngörülmüştür. Bu konuda taraflardan birinin Türk olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizinde lehine yarar sağlayacak herkes tanıma ve tenfizi isteyebilir.
Eşlerden birinin Alman vatandaşı olması halinde de tanıma veya tenfiz mümkündür. Tıpkı normal tanıma ve tenfize ilişkin dava nasıl açılacaksa, eşlerden birinin yabancı olması durumunda da usul aynıdır.
Eski Eşlerin Birlikte Hareket Etmesi Durumunda Süreç Nasıl İlerler?
Almanya’da boşanmış kişilerin boşanma kararlarının Türkiye’de de geçerli olabilmesi için bu yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi gerekir. Bu tanıma ve tenfiz yolu dava açmak suretiyle gerçekleşir. Eşlerden biri yanaşmıyorsa mecburen Türk mahkemelerinde dava açılmalıdır. Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 27/A ile gelen yenilik ile eski eşe ihtiyaç duyulmaksızın yapılacak başvuru ile yabancı mahkeme tarafından verilen boşanma kararının nüfusa tescili mümkündür.
Eski eşlerin birlikte hareket etmesi elbette süreci yukarıda sayılan yollardan daha da kısaltacaktır. Birlikte hareket eden eşler konsolosluğa veya yönetmelikte belirlenen ve yetkili nüfus dairesine giderek Almanya’da verilen ve kesinleşmiş olan boşanma kararını Türkiye’de de tanınmasını sağlayabileceklerdir.
Nüfusa tescil için yapılacak başvurularda kanunda sayılı belgelerin bulunmasının yanında boşanma kararı ve kesinleşme şerhinin apostil edilmesi gerekir. Apostil işlemi yabancı dilde olan belgelerin yeminli tercümanlar tarafından ve noter veya konsolosluk tasdikli Türkçeye çevrilmesidir.
Boşanmanın Nüfus Kütüğüne İşlenmesi Nasıl Yapılır?
Yabancı mahkemede verilmiş boşanma kararının nüfus kütüğüne işlenebilmesi için iki yöntem vardır. Bunlardan ilki tanıma ve tenfiz davası açmak ve akabinde Türk mahkemesinden alınan kararla tescil için nüfus müdürlüğüne başvurmaktır. Diğer bir yol ise hiç tanıma ve tenfiz davası açılmaksızın birkaç yıl önce gelen 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 27/A ile gelen değişiklik sayesinde tanıma ve tenfiz davası açmaksızın tescil için başvuru yapılmasıdır.
• Tanıma ve tenfiz davası: bu davayı açmak suretiyle, yabancı ülkede alınan boşanma ve sair kararlar, öncelikle tanıma davası yoluyla Türkiye’de geçerliliği sağlanır. Yabancı mahkeme kararı icra edilebilir nitelikte bir karar ise, Türkiye’de icra edilebilmesi için tenfiz de edilmelidir. Bu bakımdan tanıma ve tenfiz davası aynı anda da açılabilir.
• Doğrudan nüfus müdürlüğüne başvuru: 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 27/A sayesinde, yabancı ülkede verilen bazı kararlar, tanıma ve tenfiz aranmadan tescil edilecektir. Bu kararlar evliliğin butlanı, evliliğin iptali, mevcudiyetinin tespiti, boşanma kararlarıdır.
Yukarıda sayılan kararlardan herhangi birinin yabancı ülke mahkemesinde verildiği durumlarda, Türkiye’de eşlerden birinin yerleşim yerindeki il müdürlüğüne ya da kararın verildiği yabancı ülkenin dış temsilciliğine başvuru yapılmalıdır. Bu başvuruyu taraflar bizzat yapabilecekleri gibi avukatları ya da varsa yasal temsilcileri de yapabilir. Başvuruyu taraflar aynı anda yapmak zorunda olmadıkları gibi ayrı ayrı veya birlikte de yapabilirler.
Alman Boşanmanın Tanıma Tenfiz İçin Hangi Belgeler Gerekli?
Çiftler için evlenmek ne kadar haksa boşanmak da en tabi haklardan biridir. Türk vatandaşı olan çiftler Türkiye’de evlenip boşanabilecekleri gibi, bu işlemlerin yurt dışında gerçekleştirilmesi de mümkündür.
Almanya’da boşanmış eşlerin, yabancı mahkemede aldıkları kararın Türkiye’de de geçerli olabilmesi için tanınması ve tenfiz edilmesi gerekmektedir. Bu kararın uygulanmasında yani icrasında hukuki yararı olan herkes, dilekçe ile birlikte eklenmesi gereken bazı belgeler de eklenerek talepte bulunabileceklerdir.
Alman boşanmanın tanıma ve tenfiz edilmesi için gerekli belgeler MÖHUK madde 53’te sayılmıştır. Buna göre,
- Yabancı mahkeme kararının o ülkedeki makamlar tarafından onaylanmış aslı veya yargı makamı tarafından kararın onaylanmış örneği,
- Yabancı mahkeme kararının onaylanmış tercümesi
- Yabancı mahkeme kararının kesinleştiğini belirten ve yabancı ülke makamları tarafından usulüne göre onaylanmış yazı veya belge,
- Onanmış kesinleşme belgesinin onaylı tercümesi.
Hazırlanacak dava dilekçesinin ekine bu belgeler de eklenerek tanıma ve tenfiz davası açılabilecektir. Belgelerin eksikliği durumunda uygulama ve görüş birliği yoktur. Bir görüşe göre belgelerin eksikliği halinde tamamlatılması için süre verilmesi gerektiği, verilen sürede tamamlanmaz ise davanın açılmamış sayılması gerektiği savunulurken; diğer görüşe göre belgelerin eksikliği dava şartı eksikliği olarak görülmüş ve dava usulden reddedilmiştir.
Türk Vatandaşının Almanya’da Boşanması
Evlilik birliğini kurmuş çiftlerin bu beraberliği sürdürmek istememeleri hallerinde boşanma hususu gündeme gelir. Boşanma davası, niteliği gereği inşai davadır. İnşai dava ile mevcut hukuki durum ortadan kaldırılır veya değiştirilir ya da yeni bir durum yaratılır. Boşanma davası ile de var olan evlilik ortadan kaldırılır, bu yüzden boşanma davaları inşai niteliktedir.
Türk vatandaşın Almanya’da evlenmesi mümkün olabileceği gibi boşanması da mümkündür. Burada önemli olan Almanya’da alınan boşanma kararının Türkiye’de nasıl geçerli olacağıdır. Yabancı mahkemelerden alınan kararın Türkiye’de geçerli olabilmesi ve icra edilebilmesi yani yerine getirilebilmesi için, kararın Türk mahkemesinde tanınması ve tenfiz edilmesi gerekir. Boşanma davasının nüfus kütüğüne işlenmesi ise iki şekilde olabilir. İlki tanıma ve tenfiz davasından sonra yapılacak başvuru ile tescildir. İkincisi ise 2020 yılında Nüfus Hizmetleri Kanunu 27/A ile getirilen doğrudan tescil yöntemidir. Bu sayede yabancı mahkemeden alınmış boşanma kararı, gerekli şartları sağladığı takdirde tanıma ve tenfiz davası yoluna gitmeden doğrudan tescil edilebilecektir.
Alman ve Türk Vatandaşları Arasındaki Boşanma Davalarında Uygulanacak Hukuk
Bir uyuşmazlıkta kanunlar ihtilafının söz konusu olabilmesi için o hususun yabancılık unsuru içermesi gerekir. Yabancılık unsuru içermesi halinde ise uyuşmazlığa hangi hukukun uygulanacağı meselesi gündeme gelir. Boşanmada iki taraf bulunmaktadır. Taraflardan biri veya her ikisinin yabancı olduğu durumlarda yabancılık unsuru var sayılır.
Alman ve Türk vatandaşları arasındaki boşanma davası da yabancılık unsuru barındırır. Bu konuda uygulanacak hukukun nasıl belirleneceği 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu (kısaca MÖHUK) madde 14’te ele alınmıştır. Madde 14’e göre boşanma durumunda eşlerin müşterek milli hukuku uygulanacaktır. Tarafların farklı ülke vatandaşı olmaları halinde müşterek mutad mesken hukuku, bu da yoksa Türk hukuku uygulanacaktır. Örnek vermek gerekirse:
- Eşlerden biri hem Alman hem de Türk vatandaşı olduğu, diğer eşin yalnızca Türk vatandaşı olduğu durumda müşterek milli hukuk Türk hukuku olduğundan Türk hukuku uygulanır.
- Taraflardan her ikisi Alman vatandaşı olmalarına rağmen Türk vatandaşı değillerse Alman hukuku uygulanır.
- Tarafların ortak milli hukukları yoksa yani farklı vatandaşlıklara sahiplerse ve aynı zamanda mutad meskenleri müşterek ise veya ikametleri aynı ise örneğin Türkiye’de yaşıyorlarsa, Türk hukuku uygulanır.
Yetkili mahkeme ise MÖHUK madde 40’ın atfıyla iç hukuk kurallarımıza göre belirlenecektir. Buna göre yabancılık unsuru barındıran boşanma davasında yetkili mahkemenin Türk mahkemesi olabilmesi için taraflardan birinin mutad meskeni veya eşlerin boşanma davasından önceki son 6 aydan beri oturdukları müşterek meskenin Türkiye’de olması gerekir.
Almanya’da Boşanan Kadının Hakları
Boşanma, evliliğin hak olduğu kadar taraflar için gözetilmesi gereken bir haktır. Bu nedenle taraflar boşandıktan sonra da belirli haklara sahip olurlar. Bu hakların korunması için bilgi sahibi olmak oldukça önemlidir ve alanında uzman bir avukat ile çalışılması tavsiye edilir.
Boşanma davasının ardından kadın bazı haklara sahip olur. Bunlardan kimisine boşanma davasıyla karar verilebileceği gibi, boşanma davasından ayrı açılacak bir dava ile de belirlenebilir. Bu haklardan biri müşterek çocuğun varlığı halinde velayet hakkı gündeme gelir. Müşterek çocuk/çocuklar varsa ve bu çocukların velayeti boşanan kadına verilmişse, velayet hakkı çocuğun eğitimini, bakımını ve akla gelecek türlü şeyleri kapsar. Velayeti kendisine verilen çocuklar için nafaka gündeme gelir. Çocuğun olmadığı varsayımında kadının da geçimini idare edebilmesi için geçici veya sürekli nafaka talep edebilecektir.
Bunlarla birlikte mal paylaşımı konusunda da hak sahibi olma durumu vardır. Evlilik durumunda hangi mal rejimi sözleşmesi seçilmişse ona göre yapılacak belirleme ile maldan pay alma hakkına sahip olacaktır.
Almanya’da boşanmış ve belirli haklar elde eden kadın, bu hakkını Türkiye’de kullanabilmesi için yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi gerekir. Tanıma ve tenfiz yapılmayan kararlar bakımından icra edilmesi mümkün olmayacaktır.
Almanya'da Boşanma da Mal Paylaşımı
Mal paylaşımı, eşlerin evlilik birliği içerisinde edindikleri malların paylaşımına veya nasıl paylaşılacağına verilen isimdir. Eşler genelde evlenmeden önce herhangi bir mal rejimi sözleşmesi yapmazlar. Bu nedenle evlendikleri ülkenin medeni kanununda yer alan yasal mal rejimine tabi olurlar. Bununla birlikte yine kanunda sayılan mal rejimlerinden birinin uygulanacağı da kararlaştırılabilir. Evlilikte kararlaştırılan veya kararlaştırılmamışsa kanunen geçerli mal rejimine göre, boşanmada malların paylaşımı gündeme gelir.
Almanya’da boşandıktan sonra yine oradaki ülke hukukuna göre açılan mal paylaşımı davasının Türkiye’de geçerli olabilmesi için tanıma ve tenfizine ihtiyaç bulunur. Tanıma ve tenfiz durumunda Türk mahkemesi tarafından işin esası incelenmeyeceğinden tanıma ve tenfiz edilecek kararlar belli bazı özellikleri barındırması gerekir. Bunlardan birisi münhasır yetki hususudur. Özellikle Türkiye’de bulunan taşınmaza ilişkin yabancı mahkeme kararlarında yetki hususuna dikkat edilmelidir. Bu durumda yine konsolosluktan verilebilecek vekalet ile Türkiye’de bulunan vekil aracılığı ile, yabancı mahkemece verilmiş mal rejimine ilişkin kararın tanıma ve tenfizinin yapılması mümkün olacaktır.
Almanya'da Boşanma ve Çocukların Durumu
Evlilik birliği içerisinde dünyaya gelen çocuklar, tarafların müşterek çocuğu kabul edilirler. Evliliğin herhangi bir sebeple sona erdiği durumda ise müşterek çocukların akıbetinin ne olacağı, çocukların velayetinin hangi eşe verileceği hususu gündeme gelir. Gerek ulusal gerekse uluslar arası hukuk düzeninde velayet hususunda göz önüne alınan nokta çocuğun üstün yararı olmaktadır. Velayetin hangi tarafa bırakılacağı konusunda tarafların isteğinden önce bu ölçüt esas alınır. Öyle ki, çocuk hangi tarafta kalmak istediği iradesinde bulunabilecek yaşta ve durumda ise öncelik onun isteğidir.
Hakim tarafından çocuğun üstüne yararı ilkesi gözetilerek velayetin belirlenmesinin ardından bu sefer de nafaka hususu gündeme gelir. Buna göre velayeti kendisine bırakılmayan taraftan, müşterek çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması için iştirak nafakası adı altında nafaka ödemesi talep edilebilecektir. Almanya mahkemesi tarafından verilen nafakaya ilişkin ve kesinleşen kararın Türkiye’de doğrudan tahsil edilmesi mümkün olmayacaktır. Her ne kadar nafakaya ilişkin kararların doğrudan icra edilebileceğine ilişkin uluslar arası sözleşmeler bulunsa da bu sözleşmeler yine iç hukuka yani Türk hukukuna atıf yapar. İç hukukumuza göre tenfiz yani icra edilebilirlik durumu da ancak mahkeme kararı ile incelenip tespit edilir.