Trafik kazaları, kara yollarında seyreden taşıtların canlı veya cansız nesnelere çarpmaları durumunda meydana gelir. Gerçekleşen trafik kazası sonucunda kazaya karışan araç veya olay yerindeki kişilerde yaralanma söz konusu olabilmektedir. Bu durumda yaralamalı trafik kazaları gündeme gelir. Trafik kazasında yaralanan kişinin maddi veya manevi tazminat talep etme hakkı bulunur. Kişinin bu hakkını kullanabilmesi için açtığı davalardan biri de yaralamalı trafik kazasında tazminat davası olarak karşımıza çıkar.
Yaralamalı trafik kazası tazminat davası, kişilerin kaza sebebiyle zarar gördüğü durumlara özgü bir dava türüdür. Ülkemizde yaralamalı trafik kazalarına sıkça rastlanmaktadır. Gerçekleşen trafik kazası sonucu kişiler yaralanmakta dolayısıyla maddi manevi zararlara uğramaktadır. Kişiler kaza sonucu,
• Sağlık bozulması,
• Beden gücü yitirilmesi,
• Kaza sebebiyle çalışamama kaynaklı kazanç kaybına uğranılması,
• Öngörülemez kazanın meydana gelmesi sonucu ekonomik gelecek sarsılması,
• Eski sağlığa kavuşmanın karşılanması güç derecede maddiyat gerektirmesi,
Durumları sebebiyle mağduriyete uğrayabilirler. Bu durumlara ilişkin olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 54 ve 56. maddeleri, kişilerin haklarını koruma altına almıştır. İlgili düzenlemeler ile kişiler, uğramış oldukları zararları sorumlulardan talep edebileceklerdir.
Yaralamalı trafik kazası sonucu açılacak tazminat davasında görevli ve yetkili mahkemelere dikkat edilmelidir. Bu durumdaki davalarda görevli mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Bununla birlikte davada zararların talep edileceği taraf sigorta şirketi ise görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Bunun sebebi, sigorta şirketinin bir ticari iş uyarınca garantide bulunmasıdır. İlgili tazminat davasında birden fazla yetkili mahkeme bulunur. Bu mahkemeler,
• Davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesi,
• Trafik kazasının meydana geldiği yer mahkemesi,
• Zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi,
• Sorumlu sigorta şirketi merkezinin bulunduğu yer mahkemesi,
Olarak belirtilebilir. Dolayısıyla yaralamalı trafik kazasından zarar gören kişi, zararlarını talep edeceği tarafa göre görevli ve yetkili mahkemeyi belirlemelidir. Böylece hak kaybına uğramaksızın zararlarının tazmini isteminde bulunabilir.
Yaralamalı Trafik Kazasında Hangi Tazminatlar Talep Edilir?
Yaralamalı trafik kazası sonucunda birden fazla zarar kaleminin meydana gelmesi mümkündür. Kişi çoğu zaman maddi zararın yanı sıra kaza sebebiyle manevi zarara da uğramaktadır.
Kişinin maddi tazminat talebinde bulunması esas itibariyle bedensel zarara uğramış olduğu durumları kapsar. Bedensel zarar kalemleri, Türk Borçlar Kanunu’nun 54.maddesinde sayılmıştır. İlgili düzenlemeye göre kişinin maddi tazminat olarak talep edebileceği zararları,
• Kişinin eski sağlığına kavuşmak amacıyla yapmış olduğu tedavi giderleri,
• Kaza sonucu yaralanması sebebiyle çalışamamasından dolayı uğradığı kazanç kaybı,
• Çalışma gücünün azalması veya yitirilmesi sebebiyle uğradığı kayıplar,
• Eski sağlıklarına sahip olamaması sebebiyle ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan kayıpları,
Olarak belirtilebilir.
Kişi, kaza sebebiyle uğradığı maddi zararların yanı sıra manevi çöküntüsünü de sorumlulardan talep edebilecektir. Kişinin manevi tazminat hakkına yasal dayanak, Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesidir.
Maddi tazminat talebi ancak kişinin kendisinin istemde bulunabileceği bir husustur. Bununla birlikte manevi tazminat talebi için mağdurun yakınlarına da bu hak tanınmıştır. Önemle belirtilmelidir ki kişinin yakınları her zaman manevi tazminat talebinde bulunamaz. Yakınlara bu hak ancak ağır bedensel zararlar meydana gelmesi hali için tanınmıştır.
Tedavi Giderleri
Tedavi, kişinin kaza sonucu uğramış olduğu zararın giderilmesini amaçlar. Kişinin tedavi sürecinde yapmış olduğu giderler, bu zarar kalemi adı altında sorumlulardan talep edilebilir. Tedavi giderlerinin tazmin edilebilecek olması, bu kapsama her türlü tedavi giderinin dahil olduğu anlamına gelmez. Tazmin edilebilecek olan giderler, tıbben gerekli ve makul olmalıdır. Gider kalemlerinin davacı tarafından iyiniyet ile gösterilmiş olmalıdır. Bu husus, dava sürecinde bilirkişi marifeti ile belirlenecektir.
Kişinin giderini talep edebilmesi için mutlaka tedavinin gerçekleşmiş olması gerekmez. Gerçekleştirilecek tedavi kapsamındaki muhtemel harcamalar, zarar kapsamında talep edilebilir. Aynı şekilde yapılmış olan harcamaların makbuz gibi belgeler ile kanıtlanması da şart değildir. Bilirkişi incelemesine başvurularak bu giderler tespit edilmelidir. Salt belge gösterilmemesi sebebiyle tazminat talebi reddedilemez.
Tedavi giderleri kapsamında talep edilebilecek olan giderler genel itibariyle,
• Hastaneye yapılan ödemeler,
• Hasta bakıcı gibi tedavi yardımcılarına yapılan ödemeler,
• Tahlil sonuçları, ameliyat hizmetleri için yapılan ödemeler,
• Tedavi için ilgili kurum ve kuruluşlara ulaşım giderleri,
Olarak örneklendirilebilir.
Kazanç Kaybı
Yaralamalı trafik kazası sonucunda yaralanan kişiler, mevcut sağlık durumları sebebiyle çalışma hayatlarına devam edemeyebilir. Hatta bu durum, kişilerin mevcut işlerinden kovulmalarına yol açabilir. Böyle bir durumda kişiler hem kazanın etkisiyle hem de ekonomik kayıpları sebebiyle zarara uğrarlar.
Kişinin kazanç kaybı kapsamında talep edebileceği zararı için kaza öncesi ve kaza sonrası muhtemel kazancı belirlenmelidir. Kişinin kaza olmasaydı olağan koşullarda elde edeceği kazancından yaralanması sonucu elde edeceği kazancı çıkarılır. Böylece kişinin muhtemel zararı belirlenmiş olur. Belirlenen zarar, kazanç kaybı istemi ile sorumlulardan talep edilebilecektir.
Çalışma Gücü Kaybı
Kişi, kaza sonucu yaralanması sebebiyle çalışma gücü kaybına uğramış olabilir. Çalışma gücünün kaybı, geçici veya sürekli nitelikte olabilmektedir. Kişiler bu durumda gelir elde etmekten yoksun kalabilecektir. Bu yoksunluğu yanı sıra kişiler mevcut durumları sebebiyle bakıcı giderleri muhatabı da olabilirler. Tüm bu giderler ve eksilmeler için çalışma gücü kaybına ilişkin tazminat talep edilebilecektir.
Kişilerin dava süresince olası hak kayıpları yaşamamaları için kayıplarını doktor raporuyla belirlemeleri gerekir. Kişilerin çalışma gücü kayıpları, geçici veya kalıcı olmasına göre tanımlanabilir. Geçici kayıp halinde genellikle kullanılan terim, “mutat iştigal”dir. Kalıcı kayıplarda ise “efor kaybı” kavramı karşımıza çıkar.
Yargıtay kararlarında da ifade edildiği üzere kişinin geliri ya da malvarlığında azalma meydana gelmese dahi tazminat talep edilebilir. Yani çalışma gücü kaybında uğrayan kişinin somut bir değer azalması olmasa dahi güç kaybı tazminatından yararlanması mümkündür.
Çalışma gücü kaybı hususunda sürekli iş göremezlik zararı hesaplanıyor ise kişinin muhtemel yaşam süresi dikkate alınır. Bu hususta ortalama yaşam süresini belirtilen PMF tablosundan yararlanılması gerekmektedir.
Ekonomik Geleceğin Sarsılması
Ekonomik geleceğin sarsılmasında kişinin uğrayacağı “muhtemel” zararlar söz konusudur. Olağan koşullarda gelecekte elde edecekleri gelirler, kaza sebebiyle elde edilemeyecektir. Kişi bu sebeple yoksun kalacağı muhtemel gelirlerinin sorumlulardan tazmin ettirilmesi talebinde bulunur.
Ekonomik geleceğin sarsılmasına ilişkin tazminat miktarı belirlenirken davacının özellikleri dikkate alınmalıdır. Kişinin mesleği, yaşı, kazanın çalışma gücüne etkisi gibi hususlar bu konuda belirleyici olur. Tazminatın talep edilebilmesi için kişinin muhtemel gelirlerinden tamamen yoksun kalması gerekmez. Geleceğini etkilediği ölçü, kişinin özellikleri de dikkate alınarak belirlenecek ve bu zarar tazmin ettirilecektir.
Manevi Tazminat
Manevi tazminat, kaza sebebiyle kişilerin uğramış olduğu manevi çöküntüye ilişkindir. Genellikle kişilerin acı, elem, keder ve psikolojik çöküntüleri sebebiyle talep edilir.
Kişinin trafik kazası sonucunda talep edebileceği manevi tazminat, Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde düzenlenmiştir. Tazminat miktarı belirlenirken olayın özellikleri göz önünde tutulacaktır.
Manevi tazminat olarak belirlenecek miktar tutarında para ödenir. Belirlenecek olan tutar, mağduru zenginleştirmemeli sorumluyu fakirleştirmemelidir.
Kazadan dolayı manevi tazminat talebinde bulunacak olan kişi, manevi çöküntüye uğrayan zarar görenin kendisidir. Kural olarak yakınlarının manevi tazminat talebinde bulunması mümkün değildir. Bununla birlikte yaralamalı trafik kazası sonucunda ağır bedensel zarar bulunması istisnadır. Bu halde zarar görenin yakınları da tazminat talebinde bulunabilecektir.
Trafik kazasında zarar görenin kusurunun fazla olması, manevi tazminat talebini engellemez. Aynı şekilde tarafın kusuru olmasa dahi manevi tazminat yükümlüsü olması mümkündür.
Kural olarak sigorta şirketlerinden manevi tazminat talebinde bulunulamayacaktır. Bununla birlikte poliçede manevi tazminatların da garanti edilmiş olması mümkündür. Bu halde manevi tazminat talebi, sigorta şirketine karşı ileri sürülebilir.
Yaralamalı Trafik Kazası Tazminatı Kimden İstenir?
Yaralamalı trafik kazasında tazminat talep edilebilecek birden fazla sorumlu bulunur. İlk olarak Türk Borçlar Kanunu haksız fiil hükümleri uyarınca araç sürücüsünden tazminat talebinde bulunulabilecektir.
Yaralamalı trafik kazasında tazminat talep edilebilecek kişiler Karayolları Trafik Kanunu’nda düzenleme altına alınmıştır. İlgili düzenleme uyarınca kişinin yaralanmasına sebep olan işleten sayılanlar, zarardan sorumlu olacaklardır. Bu halde, aracın sahibi işleten olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla tazminat talebinde bulunulabilecek kişiler arasında araç sahibi de yer alır. Aynı şekilde aracın uzun süreli kiralanmasında kiracı da işleten sıfatını haizdir. Dolayısıyla zararlardan sorumlu tutulabilecektir.
Kara yollarında motorlu taşıtların işletilmesi sırasında araçların Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası yapılmış olmalıdır. Zorunlu sigortanın yanı sıra kişiler ihtiyari araç sigortası yöntemine de başvurabilmektedir. Dolayısıyla sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketi de zararlardan sorumlu olacaktır. Bu sorumluluk, sigorta limitlerine kadardır. Böylece yaralanmalı trafik kazasında tazminat talebi, sigorta şirketine de yöneltilebilecektir.
Yaralamalı Trafik Kazası Tazminatı Nasıl Hesaplanır?
Yaralamalı trafik kazası tazminatının hesaplanmasında somut olaya ilişkin veriler esas alınacaktır. Manevi tazminat miktarının hesaplanmasında salt davacının değil davalı tarafın da durumu esas alınmalıdır. Bunun sebebi tazminatın zenginleşme aracı olmaması gerekliliğidir. Dolayısıyla manevi tazminat miktarı hesaplanırken,
• Tarafların sosyal ve ekonomik durumları,
• Olaydaki kusur dağılımı,
• Olay tarihinde paranın alım gücü, enflasyon olgusu,
• Olayın meydana geliş şekli,
• Kazanın davacı üzerinde bıraktığı etki,
Gibi hususlar dikkate alınacaktır.
Maddi tazminatın belirlenmesi aşamasında belgeler ile beyanlarda bulunmak mümkündür. Bunun yanında tazminat isteminde bulunulması için mutlaka belge sunulması gerekli değildir. Gider tespiti bilirkişi marifeti ile yapılabilecektir. Maddi tazminat miktarının belirlenmesinde rol oynayan hususlar,
• Tedavi gideri talebinde zarar görenin hastane vb. kurum ve kuruluşlara yaptığı ödemeler,
• Kazanç kaybı talebinde kişinin mesleği, meslekten uzak kalma süresi,
• Çalışma gücü kaybı talebinde kişinin bakiye yaşam süresi, mesleği, yaşı, iyileşme süreci,
Olarak örneklendirilebilir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 55. maddesi, tazminat belirlenmesine ilişkindir. Kısmen ya da tamamen rücusu mümkün olmayan sosyal güvenlik ödemeleri, zarar belirlemesinde göz önüne alınamayacaktır. Aynı şekilde ifa amacı taşımayan ödemeler de zararın belirlenmesinde etkili değildir. Bahsedilen ödemeler zarar veya tazminattan da indirilemeyecektir.